Vakti zamaninda dogdugum gunun anma torenleri sirasinda cikan olaylarda iki uc tekir, bir de levrek agir yaralandi ya da guzel pisti mi desem nedir bilemedim. Yayinda yapimda emegi gecen cekirdek aileme selam cakar, konusmama devam ederim. Haftaicine denk gelen dogumgunun bereketi ertesi seneye cikar derlermis, bilemedim simdi kendim de uydurmus olabilirim. NOT: arada dogum gunu hediyesi almak isteyen varsa buradan alabilir, hatta hepiniz birer tane alsaniz tadindan yenmez gencler. Hem bana gonderme gibi bir
Category: "taze"
sevgili gunluk, seni gidi gidi
Ne gunlugu yahu, hemen de havaya girdi zibidi. Olsan olsan gunluk ped olabilirsin, biliyorsun degil mi? Hadi neyse simdi, cekil ayak altindan birsey anlatiyorum burada. Bugun size tilkilerimden bahsetmek istiyorum. Cok dusunenin saci dokulur beli bukulur sozunun gercekligi yansitma ihtimalini gormeme ragmen, kafa icinde dolastirdigim tilkilerim ile bir turlu mutabik olup konulara tek sonuc, tek gerceklik verememekten muzdaribim. Bir sure o tilkileri tatile yollamis olmanin bana verdigi yetkiye dayanarak, arkalarindan
Masukiyeli Fasulye
Yoresel olarak fasulyeleri ayirmayi, kendilerine karsi kirici olmayi sevmem ama aysekadin fasulye yaninda cogunun sonuk kalmasinin tek sebebi fasulyeye hanimeli degmesindendir demisti bana buyuk buyuk kayincom. kayinconun buyugu nasil olur demeyin, kendisi fasulye sirigindan inmis, devler ulkesinden gelmis biri. yani hem buyuk hem fasulyeden anliyor, rica edecegim rencide etmeyeyim sizi. Yine de masukiyeli fasulyeye karsi ayri bir sempatim de yok degil, kirilgan yapisi, narin konusmalari kendisine ilik dememe sebebiyet verse
ismin klark çekimi
Klark diye başlık attıysam isimden bahsettiğimi düşünmeyin bence. Mekanın kenar köşelerinde oturan, orta masaları av sahası edinmiş ve her gelen gence klark çeken abileri diyorum. Bu abiler, öyle abilerdi ki, derby samurai ile traş olur, yeri gelir burunlarından kıl aldırmaz, yeri gelir göğüs kılları arasından kolye sallandırırlardı. Ceket omuzda, afilli mahalle delikanlısı tavırlarıyla ün yapmış, madurun yanında, zalimin karşısında, barbutun başında olmakla da ün salmışlardı. Bu abilerin bir üst versiyonu
bak Berkin gidiyor
Çeşit çeşit atarlanmalar var ortada, insanlar anlamıyor. 14 yaşında hastaneye girip, 15inci yaşını yatağında kutlama fırsatı bile bulamayan bir çocuk gözlerini yumdu dün sabah. Düne kadar çok çocuk kaybetti bu topraklar, gencecik, daha ergenliğe girip anasına babasına atar yapıp, belki sinsiden okuldan kaçıp kızlarla buluşacak günlerini göremeden. Dün artık son noktaydı bu çocuklar için. İnsanların “ama” ile kurduğu cümlelerin altında hiç anlayamayacakları bir çocuk uğurlanacak bir kaç saate. O sabah
sıcak ekmek
Her birinizin illa küçükken “sabah koş bir ekmek al gel” lafını duymaktan tırsıp uyur numarası yaptığını bilmiyorum sanmayın. Ama kaçamaz, sabah havası alırken sıcak ekmeğin köşesine kavuşma heyecanıyla yine yola çıkardık. O ekmeğin ucuna duyduğumuz sempati bir çok gofretten üstündü, en azından benim için. Bir ekmek almanın bize tek zararı masaya yetiştirmek için koşarken düşmemiz, ekmek fazla sıcakken ısırınca dilimizin yanması, kağıda sarılı ekmek fazla sıcak olunca elimizin yanması olurdu.
Milyonlara sesleniyorum, cevap gelmiyor.
Buradan, şuradan, yer yer ileriki köşeden düzenli olarak milyonlara sesleniyorum ama bana mısın demiyor, cevap dönmüyor ibrikçiler. 10 milyon teklifi görüp arttırmak isterdim ben de ama, 10 milyonu bir tek seçim sonuçlarında ya da nüfus sayımlarında bir arada görebiliyorum, altı sıfırı atmazsak durum başka. Her yer kasetler, kayıtlarla dolmuşken yeni çıkacak albümler için de üzülmüyorum desem yalan olur, ya da olmaz, çok da önemsemiyorum aslında ama sonuç olarak ses kaydı
Ütüyle hayat düzeltilmez
Böyle saçma bir başlık ile yazılan metnin ne kadar sağlıklı olacağını şu dakika bilemiyorum. Hali hazırda sistem saati ile bilgisayarın saatinin farklı oluşunu taze farketmiş olmam, yarın için 2 saat daha az uyuyacağım anlamına geliyor. Ama uykusuz sadece dergi olarak güzel, kendisini yaşamayı sevdiğimi söyleyemem. Söylemediğim birşeyi de kabul edemem. Kabul ettiğim şeyi ise söyledim diye düşünmeyin bence, her an kıvırasım gelebilir. Günümüzde vatandaşa empoze edilen düşüncenin “Çok düşünenin, saçı
Dur döneceğim ben sana
Valla bak, sen şimdi dur, ben sana dönerim. Kök salmanı da beklerim. Kökü olan insanlar daha bir oturaklı oluyor. Şimdi burada bahsettiğim kök ile o kök bir değil tabii. Götün başın ayrı oynamasın diyorum sadece. Öhm, neyse. Bak bak, şimdi toplandım ilerliyorum, köşede ne göreyim… Hah işte sonra anlatırım şimdi olmaz diyerek ortamdan kaçarcasına uzaklaşıyorum. Gizem katacağım derken tek mumla apartman aydınlatmaya benziyor sonra. Dizi dediğin yormasın insanı arkadaş. Daralıyorum
Köfteeeler, köfteler, köfteler
Her yerimiz tuzlu oldu bu ara, ne tuzlukmuş arkadaş demeden edemiyorum. Normalde üç beyazdan uzak durun der doktorlar, ama neler olduklarını ekstradan belirtmezler. Kişiye göre değişebilecek bu beyazlıklar arasında şu ara yer alacak şeyler, kendine ak diyen insanlar, beyaz tuzluk, porselen kase olarak gruplamak istiyorum. Adaya giderken yanına alınmayacak üç şey ile üç beyaz arasındaki benzerlik omlet ile sahanda yumurta arasındaki benzerlikle eş gibi. İçerik aynı, tipi değişmiş sadece. Öhm.
bak yine salmış geliyor.
Bir miktar süre önce bulduğum bu reklam konusunda yazı yazmak istemiyorum, ama çıkarılacak sonucu sizlerle paylaşmak istedim. Götüne sahip olamayan, bedenine asla sahip olamaz. diye mıhteşem bir özlü söz ile bu kısa metni sonlandırıyorum.
İnternetime dokunma
Ve bir internetime dokunma eyleminden hepinize merhaba demek isterdim ama çıkmadan önce bir iki kelam edesim geldiğini dile getirmek istedim. Hunharca sansüre maruz kalmamak adına hepimizin dile getirmeye çalıştığı; lan bir es ver, nefes alalım, ne korkak çıktın başımıza. Ülkede çocuk gelin sayısı neredeyse büyük şehir nüfuslarına ulaşmak üzereyken, hiiç sorun yokmuş gibi, ama gündemi değiştirme konusundaki her zamanki başarınla, yine bir sansür ile bizleri selamladın. Gün geçtikçe google da
Esansı içeride mevcuttur
Nasipte varsa, ilerde köşedeki kasap kesin bizim Hasip’tir demeyi çok istemiştim küçüklüğümden beri. Ama genel olarak dile getirmemede karar kılmıştım şu ana kadar. Küçüklüğüm demişken; atlet ve fanila arasındaki üç farkı bulmakla kendimi görevlendirmiş olmam herhalde bu yaşlardaki akıl almaz zihinsel gelişimimin öncülüğünü yapmış olabilir. Yine de bu gelişim ivmem şu yaşımda bile ışıl ışıl parlıyor. Ne dersiniz ? Ne derseniz deyin yahu, lafın gelişi sordum zaten. Gece olduğundan size
Göz görmeyince, göt kaşınırmış. Gider eski dehleyene bir selam çakarsın bebek.
bırakma, arkandan ağlar
Gözlerimi evdeki masaya dikmiş o gofretin son parçasını yesem mi yemesem mi diye takribi olarak bir 45 dakika geçirdiğimi itiraf etmek istiyorum. Ama kendisi de bir o kadar süre benimle göz göze durdu, lütfen bu ayrıntı atlanmasın. İletişimimiz tamamiyle “sen sus, gözlerin konuşsun” kapsamında olmasına rağmen, onun gözlerini bulmak imkansız gibiydi. Elimi masanın üzerine doğru uzattım, nereden baksan masa ile elim arasında 15 santim bir yükseklik vardı. Yememek için bir